
gözlerim askıda bir yalnızlığı avutma telaşına düşünce
dokunur ellerime sultan söğütlerinin kokusu
tenimde yurtsuz telaşlar çoğalır her akşam
ve bir gül savrulur yağmur sonrası yerini unutup
önce içli ırmaklar dökülür bakışlarımdan
dağılır her köşeye unutulan eşyaların ahı sonra
uçarı bir zamanın suskunluğu düşer payıma
her halim perişan
kirli sarı ve yapışkan günlere çıkarken yolların sonu
uyusam uyansam bir damın serin ve karanlık döşünde
garip ve yabansı bir ürperti geçse yüzümden
belki de bulacağım kendimi
yağmura vurgun buğulu gözlerinde
ağır aksak bir anın kıyısına vurunca yorgun sesim
biteviye savrulur pınar kurnalarında düşler
başlayınca durulan sularda çırpınışlar
yıldız seyrinde unutulan ağaçların duldası
kekre bir yalnızlığı avutur sebepsiz
artık bul beni
her sabah uyanıp kanayan gözlerle
rüya tabirlerine koşmaktan yoruldum…
*
AKİF DUT
