Diyeni herkes duyar, demeden duyan gerek. Aşığa bâtın yeter, zahide ayan gerek. Avamın meclisinde susmak olsa da edep Susarak anlatana meclisi âyan gerek. Kelimeler
ŞİİR
GEÇ KALIYORUM
artık sözler kifayetsiz sebepsiz çıplak manzaralar üşütüyorum yorgunluk miskin kedi edasıyla hükmediyor gönlüme ben yırtık defterime günlük yazıyorum sevgili günlük bugün kalabalık gürültülü bir
BİR KARA SALI
bismillah, karardı nurla doğan yeni gün, sesin mirlendi, sonra yüzün ekşidi, geceden harlanan günahkâr gözlerin kapkara bir “salıda” tutuşuverdi. vecd ile sustun “kenanlı bir
Utangaç
ah canım ne tan yeri ne akşamüstü gözlerin bir çift güneş öğle vakti aramızda hep vardı yarın seni hiç sevmedi yeryüzü kurtulmadı elinden ne
HÛ DEVRİ
– hû devirlerin sesi dervişlerin nefesi şimdi gönüller âmâ âşiyan ten kafesi gamı tartamaz kantar kırık iki kefesi hüküm veren gizli el garîbe âşinâdır
YALAN
ne meraklı fidanlar varmış oysa acı ile büyümeye çalışan insanlar gibi toprağa bağlandıkça içine sinmiyor yağmurlar… türküler vardı güzel söylenen içten dökülen kalpten öykü
YALANLANMAYAN ŞİİR
sonraki gün bıyık bıraktım ilk iş zamanı ve fakir fiilinin düşmek halini sonra gidip sonrayı oldum tabi bu bir gerçekleştirmekti gerçeği işte bunu da
SIRRI DÖKÜLEN AYNA
İçimde içli bir ses adın söyler, Ateşin ormanı yakışı gibi. Kuşların kentinden gözlerin geçer, Dönüp de ardına bakışı gibi. * Bağbanın elinde kırılgan çiçek
APPLE ELMA BANANA MUZ
– değil mi ki sırtımız acıdan iki büklüm değil mi apple elma, değil mi banana muz tuş takımı türkçe q, mouse desen plastik çaşıtlar
YALNIZ ŞEHİR SANCILARI
“Kudüs’e” bu şehri bir yerlerden tanıyorum bu ağacı, bu toprağı ve gökyüzüne asılı hilali sokakları kuşatan kurşun izlerinden ve barut kokulu bu