O; Türk diline, Türk kültürüne ve Türk dünyasına büyük hizmetleri dokunan; Türkçenin duru zarif ve latif sesini şiirlerine ve nesirlerine yansıtan; Anadolu’dan Uluğ Türkistan’a
Yazar
YAŞAR AKGÜL’ÜN YENİ YAZIYLA SÖYLENMİŞ ESKİ TÜRKÇE ŞİİRLER’İ
İncelemeye kitabın adından başlamak, sistemli bir analizin gerekliliği düşüncesi ile … Eski ve yeni karşılaşması veya çakışması, edebiyatımızda yaklaşık yüz altmış beş yıl öncesine
U/yanan Takvimler
yine bir takvim u/yanıyor dağların derinliğinde bulut gölgesinden dağılır gibi beklemekten yorulan bin selamla gelip kurulur mevsimin tahtına eylülce hatıraların izi kaybolmadan daha sesinden
ZULMEDEN Mİ, SEYREDEN Mİ?
* Seyirciyi seyretmek yaralarımı kaşır, Ecdatla kıyaslarım aynı kanı mı taşır? Siyonistler yıllardır bebeklerle savaşır, Zalim zulmeden midir, zulmü seyreden midir? Ölü müyüm, diri
Saklı Seher
kerkük urumçi srebrenitsa gazze haddini bilmiyor işte bu acıların çarşaf çarşaf ıslak hüzünleri vicdan sustu gölgeler yitti kuytulara sinmiş bu zifiri karanlıkta neyin nesi demeyin
ÖKSÜZ
ben bilirim acısını gözlerinden akıtamayanların yutkundukça daha da acır iç yaraları gözleri kısık kirpikleri uzun yanaklarında gamzesi her şey yerli yerinde yakışıklı bir
ÇIKIN
çağı bir çöl kumaşı gibi giyindim giyinme dökülür dedim içime: üzerinde çıkmaz tozu kalır sanma ki bu serap benim/büyülü ve senin çağ bir kum
KARANFİL VE GÖZYAŞI
Parkta, duvar dibinde sahipsiz bir karanfildi. Benzi soluk, koparılmak, hırpalanmak, ezilmek üzere olan bir karanfil… Yoldan geçmekte olan bir bahçıvan onun yapraklarındaki derin çizgileri
DOLU
* Ayıkırsın belki de seyret şu mezarlığı, Yarını düşünürken bugünden ölen dolu. Hepsi bir nefes kadar tüm dünyanın varlığı, Biriktirdin yer iken arkandan gülen
KIRGIN BAHAR
– Bu bahar kırgın açtı bütün çiçekleriyle rengi kan, kokusu kan tadı usul özgürlük kopan tufan içinden belli güneş doğacak Gazze’nin toprağını merhametle okşayıp










