Çok Kıymetli Gönül Dostları; 7 Haziran 2012 günü Âlem-i Cemâl’e vuslat için Hakk’a yürüyen Türk Şiirinin ve İdeâlizmin Son Efsânesi’ Abdurrahim Karakoç’u; vefâtının 13.
Yazar
AFŞİN’DE BİR GÜN
Kim elma dediyse çıkıp geldi çocukluğum Kötülüğün sürgün edildiği zamanlar Musluktan damlayan su Afşin İçtikçe çoğalan hatıra Bir sürahinin ağzından girdim Beyaz badanalı
YOK ARTIK
* Hani kerpiçtendi, birkaç̧ odalı Evimiz vardı ya o ev yok artık! Analı babalı göçmen sobalı Evimiz vardı ya o ev yok artık! *
Savrulur Gibi
2025 mezunlarına… buruk izler bırakıyor yolun yükü omuzlarına yerini arıyor son zil sesiyle yorgun adımların kaçak gülümseyişler yurduna dönerken yüzün ikindi telaşı serpiliyor ağaç
DEĞİRMEN
şu yaşamak meydanında/ neşe hüzün karılmaz mı dünya ömür değirmeni/ öğütmekten yorulmaz mı zaman çarkında insanı/ eskidikçe gel de tanı talan olur gülistanı/
YİTİK
Zor, susturmak sessiz çığlıklarını kalbimin Gel bir de bana sor şu dağlar titriyor Arşa değdi gözyaşlarım görmez misin? Dökülüyor avuçlarıma bulutlar Kayboldum sislerde bilmez
İÇE BÜKÜK GÜN
I ah sessizliğinden kırılırmış çocuklar II niçin her can verilişte devam eder ölümüne ölüm promosyonu iki kere ikiyle
Ağlayan Gelin (Ters Lale)
Ey, yüzü yüzüme ayna olan kadim yalnızlık, bir bahar kuytusunda kıyamım ben. Soğanlı çiçeklerin nadide türlerindendir. Utangaçtır, yüzü hep yere bakar. Rengini utangaçlığından almıştır
HİKÂYELER ARASINDA / NECDET EKİCİ / GÖNÜL FENERİ
Necdet Ekici, hayatındaki rutin gidişatın değişkenliğini vererek başlar Gönül Feneri adlı hikâyesine. Aslında bu bir çeşit zamanın değişikliğinin de bir habercisi gibidir. Bir gece
YÂR
* Çölünde susuz gezerim, Irmak olur akarsın yâr! Bina diye söz dizerim, Kaleleri yıkarsın yâr! * Arkadaşız keder ile Huzur oldu gayri çile Iradıkça