– İLKER GÜLBAHAR – güneşle bir başka ayla bir başka çeşit çeşit tonda görünür renkler ışıksız kalınca her bir mıntıka koyu karanlığa bürünür renkler
Yazar
DAĞ TÜRKÜLERİ
– AHMET SÜREYYA DURNA * Çıkar da heybetli doruklarına, Dağlara söylerim türkülerimi. Aldırmadan boranına karına, Dağlara söylerim türkülerimi. * Tutmam gayrı el âlemin yasını,
UMUT VE UNUTUŞ -II
– HAŞİM KALENDER * Bizden gayrisine, dönüp bakarken, İzanı unuttuk, izanı kardeş. Yoğurt ekşimiyor, tuz ki kokarken, Düzeni unuttuk, düzeni kardeş. * Sözler laçkalaştı,
ASIM GÜLTEKİN’İN ARDINDAN
– MEHMET OSMANOĞLU * Henüz kırk beşinde idi, “rahmetli” sıfatı üzerine bir şal gibi örtüldüğünde Asım Gültekin’in. Tıpkı çok sevdiği üstad Cahit Zarifoğlu gibi,
KÜÇÜREK ÖYKÜLER
-İlker Gülbahar * SATRANÇ OVASI’NDAKİ VEBAL İki şahın restleşmeleri neticesinde Karaşahlılar ve Beyazşahlılar Satranç Ovası’nda karşılaştılar, birbirlerine elçi gönderdiler. Barıştan yana olduklarını, Satranç Ovası’nın
AFRİKA’DA DOĞACAĞIZ
– HAŞİM KALENDER * Afrika deyince çomağı soktuk, Delikten çıkarsa Fransa eğer. Son asrı uyuduk, meydanda yoktuk; Tarih neler diyor, aransa eğer. * Kefere
Küçürek Öyküler
İlker GÜLBAHAR * ÜÇ LİRA YİRMİ BEŞ KURUŞ Utandım. Böyle düşündüğüm için, aklıselim muhakeme edemediğim için kendimden çok utandım. Kasada, hemen önümdeydiler. İki kişiydiler.
KARA BAHTIM
– AHMET SÜREYYA DURNA * Dumura uğramış körpe dimağı, Serap da “su” diye dili damağı, Kuruyup kavrulan o bahtı kara; Benim, benden başkaları değildir.
YAZMA SANCILARI
– MEHMET BİNBOĞA * Sürekli mükemmeli arayıp şiirlerini, yazılarını yayımlamaktan çekinen kimi şair ve yazar adaylarının dramı; doktorları, mühendisleri beğenmeyip evde kalan kızlara benziyor.
NAZLI HÜLYA
– MEHMET OSMANOĞLU * mahzun semalarında bir muştu yankılandı nalan olan bülbüller şâdân oldu bir sabah bin beşbüz yıllık mabed bir mehtaba uyandı çölleşen