Çok Kıymetli Gönül Dostları; 7 Haziran 2012 günü Âlem-i Cemâl’e vuslat için Hakk’a yürüyen Türk şiirinin ve ideâlizmin son efsânesi Abdurrahim Karakoç Ağabeyimizi vefâtının
Yazar
YALNIZ ŞEHİR SANCILARI
“Kudüs’e” bu şehri bir yerlerden tanıyorum bu ağacı, bu toprağı ve gökyüzüne asılı hilali sokakları kuşatan kurşun izlerinden ve barut kokulu bu
SEVMEK ACIDIR
Bir bakış uzattı sevdiceği kızın evine doğru. Hemen çekti gözlerini, başını önüne yıktı, derin sükûtun devamına bıraktı kendisini. Efkârlı tüten bakışları buğulandı. Kapanan kirpiklerinin
NELER OLUR
Aç kardeşin bir ah çekse ırakta Sofranda bal olsa zehir oluyor. Fani el sallarken bu son durakta Nefsime sorunca tehir oluyor. – Hiç hasta
TOPRAK
İnsan ki yaratıcı tarafından yeryüzüne halife olarak gönderilmiş ve geriye kalan tüm mahlukat onun hizmetineelverişli kılınmış, bizzat vahyin ifadesiyle “Biz insanları yarattığımız varlıkların birçoğundan
MARAŞ ELİ
* Yıl iki bin yirmi üç şubatın altısında, Saat sıfır dört on beş çöküyor Maraş eli. Dillere düğüm çaldı yeri dinlen susun da Damar
KALANLAR VE BEN
Rabb’im dosdoğru olsun benim ruh sütunum kalbi zilzal olanın kanı acıyla fokurdayanın kenti bir güz senfonisidir biraz kontrast yanak üzgüsüne biraz
KAYNARCA/ SIZI
Sana şiir yazmıştım o gün güleçti yüzün Saçların dalgalıydı, tavrında binbir eda Şimdi nedir göğsüne sarmalanan bu hüzün Şu boğulmuş sesinde titreyen aksiseda *
CAN BORCU
Sonbaharın başıydı, ağaçlar yapraklarını erken dökmeye başlamıştı.Kavak ağaçlarının yapraklarını üst dallardan dökmeye başlaması, yaşlıların deyişiyle bu kışın sert geçeceğine işaretti.Handan Hanım, balkonda çamaşırları iplere
YAŞ ERDİ ALTMIŞ ÜÇE[1]*
Yaş erdi altmış üçe, gözü yaşlı âhım var Defter-i âmâlimde[2] sayısız günâhım var. Aşk ile “Hû!..” demeden beyhûde geçti zaman, Tûl-i emel[3] peşinde nefs