Türkü; önceleri Türk kelimesinin “î” âidiyet ekini alarak “Türkî” şeklinde telaffuz edilmesinden sonra, bu söz zaman içinde lisânımızın söyleyiş güzelliğine uymuş, “i” harfinin küçük
Yazar
TÜRKÜLERİMİZ -1-
“…Dedem diyor ki, geçmiş zamanların birinde, bir han başka bir hânı tutsak almış. Bu han tutsağına: “Eğer istersen benim kölem olarak yanımda kalır, uzun
GİDERKEN YÂRE
Yollar engebeli, yollar çetindir. Âşık yılma yollar, hürriyetindir. Sevdaya yürüyen daim metindir. Kaç gedik aşarsın, sinende yara. Ucu yanık mektup, yazmazsan yâre, * Aşığın
MURSİ’Yİ ÖLDÜRDÜLER
Bir güneş bekliyorduk dağların arkasından, Müslüman’ı ağlattı, haçlıyı güldürdüler. Ecelini sundular Sisi’nin pis tasından, Firavunlar Mısır’da Mursi’yi öldürdüler. – Musa’nın asasıyla denizler yarılmalı, Yusuf’un
Rüya ile amel olur mu?
İLKER GÜLBAHAR * Rüya ile amel olur mu? Bu konuda çeşitli görüşler var. Kimi olur diyor kimi olmaz. Kendimi yıllar önce bir tutkuya kaptırdım.
AKŞAMÜSTÜ ISLIĞI
– İLKER GÜLBAHAR * yutkununca gerindi gökyüzüne acı bir sirenin parmakları bilemedim kuşlar mı dokundu nefesine yoksa sesler miydi cebimde ağırlaşan ıslık sarındım boşluğa
NASİHATİM KENDİME
– HAŞİM KALENDER * Elinden geleni yap kader ile yarışma “Yağmurundan kaçarken doluya tutulmak var” Tedbirini alasın olacağa karışma Köhne zamana uyup küfrüne katılmak
GÜNEŞLİ GÖLGE
– MEHMET OSMANOĞLU -teyzem ayşe doğanay’a- * süzgündü bakışları, doğuştandı bildiğim gözlerinin içinde engin merhamet vardı etrafında bir huzur, nefesinde sükûnet umut bulmak
ŞADIRVAN HİKÂYESİNİN BAŞKİŞİLERİ
– İLKER GÜLBAHAR * Hayır, onunki ihmal değildi. Öyküyü yazmak için en uygun zamanı bekliyordu. Çünkü prematüre bir öyküyü kuvöze alıp yaşatmaya çalışmak gereğinden
SARI İNEK
– HARUN ÇİTİL * Ortaokul birinci sınıftaydım. Ağustos ayının son günleriydi. Camızlarımızı, öküzlerimizi, ineklerimizi yaymak için suyun kenarına, halk dilinde suyunkırağına, harmanların olmadığı çayırlık