DERİN SUSMALARIN İZİ 

Yağmur kokusunu tatmamış tenleriyle

Mümbit bir hayatı sorguluyor yüreği çorak insanlar…

            Yaz yağmurları eşliğinde dağılıyor şehrin ışıkları. Bir akşam alacasında birden susuyor seni hatırlatan şarkılar. Ellerin hüzünlü haberlerin izini taşıma telaşında çırpınırken baharı müjdeliyor vedalar. Yağmur hasreti bitiriyor. Mevsim de hazır. Toprağın bağrında bir ince suskunluk türküsü gezinirken bulutlar sabrını kuşanarak geçiyor üstümüzden. Derinlere sinen kederle birlikte yaprak yaprak dağılıyor düşüncelerimiz.

            Hallaç pamuğu gibi savrulma korkusuyla dönen bir dünyanın eşiğindeyim. İçimde derin susmaların izi. Hangi yöne dönsem simsiyah bir boşlukla karşılaşıyor gözlerim. Yüzüme değen yabancı bir rüzgâr bilmediğim, bilemediğim bir duygu bırakıyor tenimde. Telaş… Ürperti… Yokluğundayım. Yok musun? İçimi yokluyorum. Belki sesine denk gelirim diye. İçim,içim… Yangın yerine dönmüşsün.

            Çıkıp yürüsem ölgün ışıkların çizdiği tozlu yollardan geçip. Düşen yapraklar gibi savrulmasam. Belki de diner sensizliğin acısı. Bir yola çıksam ya da içimde bir duldaya çekilsem. Düşünsem. Düş gibi olmasa. Üşümesem. İçimde birken tortular aydınlansa. Yürürken suyu bir başka geçsem.Öylesine dağınık olmasa her şey. Bir yola düşsem. Kaybolmasam…Arasam ve bulsam kendimi.

            Ama bir kapı önü sessizliği gibidir hayat

            Perdelerden süzülen umudu çoğaltır

            Uzaklara sevdalı bakışlar gibi tutunur yorgun demirlere

            Hiç beklemediğin bir akşam çiçeklerle karşılar

            Sesinde tatlı bir telaş

            Açarsın kollarını ve yüreğini

Oturup bir köşeye yolu ve yolcuyu gözlersin

Seni kendine çağıran mısralar yankılanır dilinde

‘‘bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
biz de soluk alıp vermedeyiz
yani her insan gibi sevmekteyiz, sevilecek şeyleri
bir kır çiçeğini, çimeni, toprağı, börtü böceği
kurban bayramlarında kınalı koçları
başları el oyası işlemeli yemeni ile kapalı
bembeyaz saçlı, kırış kırış alınlı
pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları…’’

Yaz yağmurları eşliğinde dağılır şehrin ışıkları. Bir akşam alacasında yeniden söylenir şarkılar. Ellerin hüzünlü haberlerin izini taşıma telaşında çırpınırken baharı müjdeler her veda. Yağmur hasreti bitirir. Mevsim de hazır olur üstelik. Toprağın bağrında bir ince suskunluk türküsü gezinirken bulutlar sabrını kuşanarak geçer üstümüzden ve hayat biteviye devam eder.

*

AKİF DUT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram