bir çiçeği koklayacak gücümüz yok artık
yürüyerek tamamlarız günleri
sırtımızı dayadığımız dün eksilir pencerelerden
yana yakıla tüketiriz yönleri
artık hiçbir şey eskisi gibi ölmez
rafa kalkınca dert ve tasa
ticaret zirve yapar kahveler telve
görünür kılarız ağlamaklı yüzümüzü
ölmek en çok gariplere yakışır
çünkü en güzel ölüm bu şehirde gelir
kader kıyıya vurur
eksile eksile yürüyen yetimleri
girerler toprağa güle güle
solmaya başlayan bir gül
hangi renge emanet eder kokusunu
hangi kuyu bekler Yusuf’u
ve biz soğuk ekranlara dalıp
gözyaşından oluşan bir anneyle karşılaşınca
biraz dua ekleriz avuçlarına belki
son kuşatmada ölen çocukların
sonra unuturuz tüm bunları
utancımızı gizleyip
boş bakışları kuşanırız…
*
AKİF DUT