GÖÇ ÇİÇEĞİ (Gülpembe)

Benim en güzel türküm sendin.
Ay şafağında seni özlemek, sabahları ilk günaydını senden almak ne güzeldi.
Hiç konuşmazdın ama yine de saatlerce sohbet ederdik.
Zaman dediğin nedir ki gülüm. Bir kelebek ömrü ya da iki mısra arası.
Şimdi veda vakti …Göç vakti…
Vedaları sevmiyorum, veda sözcüklerini de …
O gün en çok sevdiğim pembe elbiseni giymiştin. Bu benim için özel olmak demekti.”Pembe elbiseli kız” demiştim sana. “GÜL PEMBE” kaldı bendeki adın.
Sayılı günler tez geçermiş.Ayrılık geldi çattı işte.
Bilerek seni en sona bıraktım.
Son defa baktın bana.Bulutluydu gözlerin.Söylemedin hiçbir şey. “Beni yaylada yapayalnız bıraktın, gidiyorsun.Ben sensiz ne yaparım.” diyemedin. Alevden bir masal oldu içimdeki gelincik.Zordu veda cümleleri kurmak.Gözlerinden öptüm…Ayrılık demekmiş gözlerden öpmek.
Gözlerini gözlerime bıraktın. Aslında bıraktgın gözlerin değil, yüreğindi .”Yüreğimi sana bıraktım.” diyemedin .
-Üzülme dedim.Bahar gelsin,karlar erisin, dağlari çayır,çimen bürüsün yine gelirim.
Kayıp gitti ellerin avuçlarımdan.
Ey, al baharlı mavi dağlar! Sizde emanetim var! Bahar uzak mı?
Şimdi o çok uzaklarda.Karlı dağların başında, melul-mahzun hasretle yolumu gözleyir.
“Bizim iller sensiz,bizim iller sessiz olamıyor Gülpembe.”
*
NECDET EKİCİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram