“ben sana mahcubum
yalnız sen bilirsin”
kömürsü yanlarımı yonttuğum günden beri
kınına sığmıyor iyimserlik kılıcım
keskin tarafından akıyor soylu insan ırmağı
beyaz güvercinleri yaşatmak için
çıplak ayaklı köprüler kuruyorum zeytin ağaçlarına
akrebin zehri çözülüyor damağımda
kurşun eriten ustaya
acemi bir gül gibi uzatıyorum boynumu
tılsımlı bir mermi hicaz makamında bölüyor şakağımı
tütün kolonyasından daha kavi bir serinlikle
göğe yükseliyor derin yamaçlarım
seni düşünmesem
kanamalı hastalar basıyor içimin polikliniklerini.
*
İLKER GÜLBAHAR