bahtiyar yokuşunda yürüdüm biraz eğriydi
adımlarım doğuya seğirtirken düz adım
yönüm rüzgâr değmemiş pencerelerde
kapalı çarşıda hüzün sesine dokundum
kalaylanmış bakır sesi de eğriydi
bir öykünün içinde yakaladım seni
istanbul gibi akıyordu bakışların
hayata başlık koymamıştı doğumun
öykünün içinde tutunduğun kelimelerle
şekerdere’den geçmedin ikindiye
batıya doğru insanlar da eğriydi
derinlik isminin baş harfine değince
f tipi bir öyküye dönüşüyordu yaşamak
gölge ağaca değince
ses dile değince
kalbi kırık çocuk gibi oynuyorduk
kırıla kırıla büyüyen oyunlar da eğriydi
büyüdük ortanca yaş aralığında
uzuyordu zeytin ağaçlarının gölgesi
mesai saati çıkışı tekerek yolunda
hangi dostun hikâyesinde otağ kursan
ömürde biriktirdikleri yaşamak da eğriydi
*
MEHMET MORTAŞ