– MEHMET OSMANOĞLU
*
kor gibiydi gözleri kalbimle dokunduğum
hangi sokağa girsem peşimdeydi karası
tutunduğum bir aşktı sahrada sürgün veren
ziyası karanlığı sıvazlayan güneşti
*
bulutluydu gökyüzü sislenirdi çok vakit
emri gözlemekteydi arşında ebabiller
kan çiçekleri gibi içimde filizlenir
kanatırdı apansız kapanmayan yaramı
*
çöl sıcağını büken serin yağmurlar gibi
sevgilinin nefesi nabzında çarpıyordu
peşinden pervaz eden bir taş olma arzusu
sımsıkı sarıyordu bütün hücrelerimi
*
mücella çehresinde mecalsiz tebessümler
direnişin ufkunda onurluydu duruşu
katran çalınmış gece gibiydi gündüzleri
yazgılanmış yokuşu ağır aksak çıkardı
*
her karış toprağında nebilerin kokusu
rüzgârla kanatlanıp saçlarıma konardı
tarihin solukları vadilerden duyulur
çağların gölgesinde kızıllaşırdı zaman
*
kadim’in uğultusu vardı zeytin dağı’nda
meryem’in kucağında isa’nın tekellümü
dudağından duyulur zülcelal’in çağrısı
hayatı ve ölümü götürürdü göklere
*
yetim soluklarıyla gölgeliydi güneşi
ağlayarak gelirdi bahçelerine bahar
sitemle çıngılanan gözlerinde buğusu
ve kırgın bakışları kaldı bana yadigâr