– GÜLÇİN YAĞMUR AKBULUT * Üzerime giydirdiğiniz bu beyaz bez parçası da neyin nesi? Neden bağladınız elimi kolumu? Verdiğiniz ilaçlarla bedenimi uyuşturabildiniz diyelim, aklımın
ÖYKÜ
KÜÇÜREK ÖYKÜLER
-İlker Gülbahar * SATRANÇ OVASI’NDAKİ VEBAL İki şahın restleşmeleri neticesinde Karaşahlılar ve Beyazşahlılar Satranç Ovası’nda karşılaştılar, birbirlerine elçi gönderdiler. Barıştan yana olduklarını, Satranç Ovası’nın
UN HELVASI
– AYFER YILDIZ * O zamanlar Namıkların evinden her sabah tozu dumana katan sesler gelirdi. Onların sabah senfonilerini duymadan uyanabilene aşk olsun. Namıklar beş
ÜZÜLME EVLAT
– NECMETTİN YALÇINKAYA * Erkenden kalkmıştı. Karnı zil çalıyordu ama nedense canı kahvaltı yapmak istemiyordu. Dükkânı birkaç sokak ötede, bir benzin istasyonuna yüz metre
Küçürek Öyküler
İlker GÜLBAHAR * ÜÇ LİRA YİRMİ BEŞ KURUŞ Utandım. Böyle düşündüğüm için, aklıselim muhakeme edemediğim için kendimden çok utandım. Kasada, hemen önümdeydiler. İki kişiydiler.
KÜÇÜREK ÖYKÜLER
– MURAT KAPKINER 1. Maria saçlarımın ağardığı o saniyede geldi. Ruhunu unutmuş mu acaba, dedim. Ceplerimde de aradım; yoktu. Zıpladım ama aynı yere düştüm.
YOLCU
– GÜLÇİN YAĞMUR AKBULUT * Merak ediyordu işte! Hangi kente gidiyordu bu otobüs, ya da hangi kentin hangi kasabasına? Ne aradığını bilmeyen bir yolcunun
ZİYARET
– AHMET ŞEVKİ ŞAKALAR * Güz yağmurları henüz başlamamıştı. Harman zamanı bitimi; unluk bulgurluk tutulmuş, ancak bağbozumu daha gelmemişti. Yapraklar sarıdan kahverengiye dönmüş; havalar
DEDEMİN HİKÂYESİ
– MERAL TABAKOĞLU TOKSOY * Hayatımda derin bir iz
SUS BAHAR VE UMUT
– NURKAN GÖKDEMİR * Pencereden sokağa ve karşı evin bahçesindeki çiçeklenmiş ağaçlara hayranlıkla baktı. Müjde yüzlü mevsim, gizil bir telaşa bürünerek gelivermişti yeryüzüne işte.