– HÜSEYİN BURAK US
*
‘ey sesinden seneler serpilen yirmi
bu tebessümlerin suçu ne
kaçak gibi yüzümüzde’
şuraya da alizarin kızılı kondur ross
biraz menekşe ortanca biraz da şebboy
taze sunaklara benzesin şöyle muhabbet rengi
atlar yeni gitmiş olsun murabi uyanmış sabah yeni
bursa’da zaman dursun nal kokularıyla karışık
dam koruğu su ister dalları peltek günahlar taşıyan
kuşları da taşısın
bıldırcın yağmuruna konan adam
hem kadına yakışsın
hem zeki müren yirmi yaşasın ross
üvey kokularıyla da olsa dökülsün likit beyaz
mudanya’da bir balkona
gecesefaları sönsün bedriye sönmez
mayıs hüznü mor sarmaşık buz çiçeği
kozahan’da apollon kelebeği gibi
haberi yok güzelleştiğinden
tebessüm etsin her dilden
her dilde yüz yıkasın
yaş günde arıtsın
karanlıkta kalkan kirli nilüferi
bir kadın her yerde kalabalıktır
murabi
kuru kediler gibi eskiden aydınlıkta
önümüz arkamız kelebek sütü tadında
okşamadan tüylerini -yeliz mesela-
niye varsa
ortaya karışık v
yüzünde teyzesiz onur
limon gibi sıkılır günler balkonlarda
alizarin kızılını çalar üşüyen kızlar
göklerde bulutlar abartılmış mutluluklar
camlarda umut soluğu
biraz neşeli buğu biraz da menekşe soğuğu
parmaklarla çizilen atlardan
kalkar gider eşkin bir koku
balkonda unutulmuş kızlara doğru