Yarpuz Edebiyat Dergisi
**
Geleneğimizde şiirimizi daha da albenili hale getiren söz (cinas, aliterasyon vb.) ve anlam (tenasüp, tevriye, tecahülüarif, hüsnütalil vb.) sanatlarının bulunduğunu elbette biliriz. Bu sanatlardan özellikle hüsnütalile (güzel nedenleme) dikkatlerinizi çekmek istiyoruz.
Yahya Kemal’in “Renk aldı özge ateşimizden şerab ü gül / Peymane söylesün bunu gülzar söylesün” dizelerindeki güzel nedenleme, ifade edişin ötesinde anlamsal açıdan iki dizeyi bambaşka bir boyuta taşıyor. Şarabın ve gülün doğal hali kırmızı iken Yahya Kemal’in kırmızılığın nedenini gül ve şarabın kendi içlerindeki ateşe bağlayarak ifade etmesi dizeleri daha bir anlamsal estetiğe taşıyor.
Yine Yahya Kemal’den alınan şu iki dizedeki güzel nedenlemeye bakar mısınız? “Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına / Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına.
Fuzuli’nin “Hâk-i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl / Başını taştan taşa urup gezer âvâre su” beytinde de bambaşka bir anlam incelinde durmuyor mu hüsnütalil?
Ya Nef’î’nin şu beytine ne demeli: Kadrini bilmeyenler alır eline / Onun için eğri biter menekşe. Yaratılış gereği zaten boynu eğri olan menekşedeki boyun eğriliğinin nedenini kıymet bilmeyenlerin eline almasına bağlanması ne kadar da ince bir düşünüştür.
Ya Faruk Nafiz’in Çoban Çeşmesi’nde geçen şu iki dize: Ateşten kızaran bir gül arar da / Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi.
Son örneğimiz de şairlerin sultanından olsun: “Seni seyr etmek için reh-güzer-i gülşende / İki canibde durur serv-i hırâmân saf saf.” Diyor ki Bâkî ; Nazla salınan serviler, gül bahçesinin yolunda seni seyretmek için iki yanda saf saf dururlar.
Gerek divan gerekse halk şiirinde sık sık başvurulan sanatlardan olsa da nedendir 1980 sonrası şiirimizde kullanımı epey azalmış gibi duruyor. Günümüz şairlerinin güzel nedenlemeyi şiirlerinde kullanmaları şiire olan vefalarını gösterebilmeleri açısından son derece önemlidir.
***
Yarpuz’un otuz altıncı sayısına “M.Nihat Malkoç, Ercan Sağlam, Selim Erdoğan, Gülçin Yağmur Akbulut, Filiz Kalkışım Çolak, Ali Rıfat Arku, Hızır İrfan Önder, Hüseyin Burak Us, Sebahattin Karadaş, Heybet Akdoğan, Rıdvan Yıldız, Cemal Karsavan, Mehmet Osmanoğlu şiirleriyle yüreklerini verdiler. İlker Gülbahar, sıradışı bir hikâye ile Harun Çitil ve Haşim Kalender anı-hikâye ile Bengül Alkan toplumcu yaklaşımlı bir hikâye ile katkıda bulundular. Hasan Songür, hayatın içindeki düşünsel gündeme; Ebubekir Kaya, denemesinde yolun sonuna değindi. Ümit Parsıl, görsel algılama üzerine yazdı.
Yeni sayılarda buluşmak ümidi ile …