İncelemeye kitabın adından başlamak, sistemli bir analizin gerekliliği düşüncesi ile … Eski ve yeni karşılaşması veya çakışması, edebiyatımızda yaklaşık yüz altmış beş yıl öncesine
Yazar: İLKER GÜLBAHAR
KARANFİL VE GÖZYAŞI
Parkta, duvar dibinde sahipsiz bir karanfildi. Benzi soluk, koparılmak, hırpalanmak, ezilmek üzere olan bir karanfil… Yoldan geçmekte olan bir bahçıvan onun yapraklarındaki derin çizgileri
GEÇ GELEN İLKYAZ
yediveren tomurcukları köpürüyor çalılıklar arasında ve gözlerimden öpüyor yağmur sonraları patlayan gökkuşakları yamaçları kekik, zirvesi karlı mor dağlar dar geliyor rüzgâr kanatlı üveyiklere
HİKÂYELER ARASINDA / NECDET EKİCİ / GÖNÜL FENERİ
Necdet Ekici, hayatındaki rutin gidişatın değişkenliğini vererek başlar Gönül Feneri adlı hikâyesine. Aslında bu bir çeşit zamanın değişikliğinin de bir habercisi gibidir. Bir gece
RİYASIZ
“ben sana mahcubum yalnız sen bilirsin” kömürsü yanlarımı yonttuğum günden beri kınına sığmıyor iyimserlik kılıcım keskin tarafından akıyor soylu insan
SAYIKLAMA
yıldızlı bir gecede yolum masala düştü, gökçe hamak salındı gamzeliler gülüştü. günler haftalar boyu nice dağları aştım, od ülkesinde gönül çelenle karşılaştım. samanyolu takibi
SIĞINMACI ARZUHAL
geceye usulca sokulan karanlık gibi düğümlüyorsun göğüs kafesimde alnının kıvrımlarını açık unutulmuş bir pencerede salınan tül, çıplak tepelerin omzuna atılmış şal perçemin rüzgarı kucaklayıp
KURŞUN SOFRASI
serin ve dalgın bir akşamüstü zeytine banılan solgun kudüs’tü yerden göğe yağdı kuru dualar iri alev topu sofraya düştü nemlendi gözümüz çözüldü söz hüzün
YALNIZ ŞEHİR SANCILARI
“Kudüs’e” bu şehri bir yerlerden tanıyorum bu ağacı, bu toprağı ve gökyüzüne asılı hilali sokakları kuşatan kurşun izlerinden ve barut kokulu bu
Ben Bilirim
tam da göğsünden vuruldu masum bir arı kuşu çırpınıyor çimenlerin üstünde ben bilirim üstü açık yaranın içten içe kesintisiz nasıl kanadığını günahsızların gözü önünden










