MEHMET OSMANOĞLU * son nevbahar da geçti yine hüsrana düştüm dinmek nedir bilmedi içimdeki fırtına derdimi yine içli gecelerle bölüştüm yükledim efkârımı karanlığın sırtına
Yazar: MEHMET OSMANOĞLU
KIYAM DESTANI
– MEHMET OSMANOĞLU Çanakkale şehitleri nezdinde tüm şehitlerimizin ve ecdadımızın aziz hatırasına * Nasıl bir imandır ki, ne ölçer kuvvetini Bir avuç kahramana destanlar
VUSLAT EŞİĞİ
-MEHMET OSMANOĞLU * yine bir şafak söktü, gün yük/seldi üstüme geceleri sağaltan gamzenle uyanmadım bir inkisarla daha boyun büktü düşlerim visâlinin rengine bugün de
SEN GİTTİN
– MEHMET OSMANOĞLU * sen gittin hüzünler beri geldi yıldızlar çekildi göğümden mehtabı hiç görmedim senden sonra bana mı öyle geliyor dedim evet dedi
GÜN BATIMI BİNEĞİ
– MEHMET OSMANOĞLU * soğuk t/enli tahtalar birbirine çatılmış ürperip gölgesinden gölgem bile kaçıyor kanı çekilen bir ten içine kapatılmış gizemli bir el sanki
ASIM GÜLTEKİN’İN ARDINDAN
– MEHMET OSMANOĞLU * Henüz kırk beşinde idi, “rahmetli” sıfatı üzerine bir şal gibi örtüldüğünde Asım Gültekin’in. Tıpkı çok sevdiği üstad Cahit Zarifoğlu gibi,
NAZLI HÜLYA
– MEHMET OSMANOĞLU * mahzun semalarında bir muştu yankılandı nalan olan bülbüller şâdân oldu bir sabah bin beşbüz yıllık mabed bir mehtaba uyandı çölleşen
LÂL-MELÂL
– MEHMET OSMANOĞLU * Ben mi suçluyum şimdi şehlâ nigâhı varken Bu dümensiz geminin acep kimdir kaptanı? Bu hüznün sebebini uzaklarda ararken
BİR ÇOCUK BİR ÖZLEM
– MEHMET OSMANOĞLU * İsli gaz lambasının yağlı katran kokusu Ve titrek ışığında bir çocuğun uykusu… Silindir sobaların kızaran yanakları Mevsimin ürpertici uğuldayan rüzgârı…
BU YAĞMUR
– MEHMET OSMANOĞLU * Bu yağmur ki, kül* renkli bulutlardan, Her damlası kurşun gibi bu yağmur En gecikmiş, en taze umutlardan El çektiren, netâmeli